-Nasılsın?
— …..
-Hadi ama artık konuşalım çok ihmal ettim seni.
— İyi değilim desem çözebilecek misin? Yoksa üstünü mü örteceksin yine?
-Haklısın, sorunları görmezden gelip biriktirdim halı altına toz gizlemek gibi oldu hep.
— Sürekli neşe saçmak zorunda mıydın?
-Değildim iyi bir yöntem zannettim sadece.
— Kötü bir yöntem her şeyin aşırısının yorduğu gibi bu da çok yorucuydu mesela sürekli dipte olsan da yıpranırdım, tek bir şey üzerinde fazla ısrarcı olman sorunları yok sayman çoğunlukla işleri karıştırdı.
-Çok incittim seni değil mi?
— Tarifsiz.
-Çocukluğuna gidelim mi?
—Gitmeyelim o kadar geçmiş bana iyi gelmiyor.
-E kaçmayacaktık hani sorunlardan?
—Tamam hadi çok kurcalamadan….
-En çok neyi severdin?
—Annemin köftesini.
-Başka? Hadi ama her şeyi konuşalım…
—Oyuncaklarımı, babam ile gezmeyi, alman pastasını evet bak anımsadım ben en çok alman pastasını severdim.
-Devam et lütfen…
—Bayramları çok severdim çok heyecanlanırdım her bayram, sokakta oynamaya bayılırdım hep düşüp anne diye ağlardım hemen gelip sarılırdı acı falan kalmazdı büyüyünce de çok sarıldı ama acılar geçmedi.
-En çok ne üzdü?
—Babamın gidişi.
-Alıştın mı?
—Yarama dokunmamaya alıştım sadece.
-Harika bir ebeveyn olduğunu söylüyorlar gurur duyuyor musun kendin ile?
—Evlatlarıma sorman lazım bu soruyu bana değil.
-Aynada gördüğün halinden memnun musun?
—Bol kırışık bol beyaz ilerlemiş yaş her şeye rağmen baya iyiyim.
-Hafızan arada sorun çıkarıyor endişelenmiyor musun?
—Biraz, her şeyi unutsam ne olacak ki hatta iyi bile gelebilir…
-Tam huysuz yaşlılar gibi konuştun.
—Sensin huysuz!
-Evet senden bahsediyorum ben de, sensin huysuz.
-Çay içer misin?
—Kahve sevdiğimi bilmiyormuş gibi sorduğu soruya bak tabii ki içmem.
-Hafızanı sınamış olabilirim, hemen kahve geliyor…
-Biraz da yapamadıklarından bahsedelim mi?
—yapmak isteyip yapamadığım pek bir şey kalmadı keşke herkes bu şekilde yaş alabilse, fakat başaramadıklarım beceriksizliklerim çok oldu. Gençken kendimi az yormayı beceremedim mesela, hayır demeyi başaramadım, onay almak uğruna, kimseyi kaybetmemek uğruna her şeyi üstlendim.
Ne büyük haksızlık etmişim kendime…
-Şu an başaramadığın bir şeyler kaldı mı?
— Olmaz mı makarnayı hala iyi yapamıyorum ama yaşlı ve huysuz biri için fena sayılmaz… Beceriksizliklerimin üstünü örtmeyip yüzleşerek hatta dalga geçerek kendime en büyük iyiliği yaptım.
-Artık eğrisi ve doğrusu ile kendini ipe de götüren sensin ipten alan da öyle mi?
— Kesinlikle öyle baksana bir saattir boy aynasının karşısında oturmuş kahve içerek kendim ile yüzleşiyorum dur bir de öpücük gönderiyim.