Küçük bir kasabada başladı yaşam mücadelesi, ailenin dördüncü ferdi olarak dünyaya gelen minicik bir kız çocuğu…
Anne ilerleyen yaşına rağmen çocuğunu dünyaya getirmek istemiş doğumda oluşabilecek tüm zorlukları da göze almıştı ve gerçekten de zorlu bir başlangıç olmuştu, minicik bedeniyle annesine destek çıktığı için annesi onu hep “güçlü kızım” diye severek büyütmüştü. Üç tane abisi ve gece gündüz çalışan bir babası vardı. Minik kız babasının eve geliş saatlerinde genelde uykuda olurdu bazen görebilmek için beklerken koltukta uykuya dalardı, fakat baba kızını uykuda da olsa öpmeyi asla ihmal etmezdi. Sokaktaki oyun arkadaşları, abileri ile oynanan oyunlar, mis gibi anne yemekleri ile geçen huzurlu bir çocukluk dönemi. Zaman hızlı akmış ve minik kız artık ilkokula başlamıştı okulun ilk günü tüm ailesi yanındaydı babası bile, küçük kız o anı hiç unutamamıştı. Yoğun çalıştığı yeterince göremediği babası o gün saatlerce yanında kalmıştı… Hırslı ve azimli bir öğrenci olmuş başaramadığında tekrar denemekten hiç yılmamıştı.
Lise son sınıfa gelmiş artık hedeflerini belirlemişti mimar olmak dokunduğu her şeyde harikalar yaratmak istiyordu. Çok emek verip çalışarak girdiği üniversite sınavında iyi bir puan almış tüm aile mutluluktan havalar uçmuştu fakat kazandığı üniversite büyük şehirlerden birindeydi artık kendi başına ayakta durma vakti gelmişti. Tüm aile üniversite kaydı için kızları ile birlikte okula geldiğinde içlerinde hem gurur hem kaygı vardı ama kızları mimar olacaktı sevinçleri kaygının önüne geçmişti. Abiler en şık giysileri ile kardeşlerinin yanında önce benim evimi tasarlayacak tartışmasına girip bir yandan da eğleniyorlardı… Aile güvenilir bir yurt bulup, kızlarını yerleştirdikten sonra küçük kasabalarına geri dönmüştü. Genç kız büyük bir heyecan ve istekle okula gidip geliyor yurtta edindiği arkadaşları ile vakit geçiriyor ve derslerine çok sıkı bir şekilde çalışıyordu. Okulun yemekhanesinde düzenli olarak denk geldiği ama görmezden geldiği genç bir gün aniden masasına oturdu;
-Merhaba İsmim Savaş dedi.
Genç kız heyecanlandı ama belli etmek istemedi geri çevirmekte kabalık olacaktı; ‘’ merhaba ben de Gizem tanıştığımıza memnun oldum fakat derse yetişmeliyim’’ deyip yemeğini tam bitirmeden ve ders saatine henüz yarım saat varken hızlıca yemekhaneden ayrılıp sınıfına geçti. Sırasına oturduğunda kalbi hızla çarpıyordu on sekiz yaşına kadar hiç erkek arkadaşı olmamış kimseye duygusal bir şeyler hissetmemişti sakinleşmek için su içti ve hocasının sınıfa girmesi ile ders başladı. İlk kez bir derse odaklanamıyor bir an evvel dersten çıkıp odasına gitmek istiyordu. Nihayet ders bitmişti bir sonraki derse girmeden yurda geçti erkenden odasına kapandı. Ertesi gün olduğunda okula farklı bir heyecanla giden Gizem yemek saati geldiğinde elini kolunu nereye koyacağını bilememişti gözleri genç adamı arıyor oda bir türlü gelmek bilmiyordu, bu sırada arkadaşlarıyla sohbet edip yemeğini yemeğe devam etti o gün Savaş okula hiç gelmemişti genç kız ders molalarında, yurda dönerken belki denk gelirim diye bakıp durmuştu etrafa… Araya hafta sonu girmişti hava almak için dışarı çıktı biraz yürüdükten sonra Savaş ile karşılaştı…
‘’Selam Gizem nasılsın, dün okula gelemedim işlerim vardı vaktin varsa şurada bir kahve içelim mi ‘’ dedi.
Gizem heyecandan yükselen sesini dizginlemeyi beceremeden “olur olur içebiliriz” dedi.
Kahvelerini sipariş verip sohbet etmeye başladılar Gizem hemen ailesini anlatmaya başladı Savaş’ın aile kavramı neredeyse hiç yoktu sadece dinledi o yüzden daha doğrusu anlatabileceği bir aile anısı bile yoktu varsa da hatırlamıyordu. Birbirlerine telefon numaralarını verdiler ve sık aralıklarla konuşmaya buluşmaya başladılar. Savaş tanıştıkları yıl mezun olmuştu günden güne birbirlerine olan bağları güçleniyor birbirlerini görmeden duramıyorlardı, Savaş sevgilisini fazla sahiplenmiş giysilerine sürdüğü oje rengine kimlerle ne kadar görüştüğüne kadar her şeyi sorguluyor ve müdahale ediyordu. Gizem zaman zaman bunalsa da kıskanılmak çok hoşuna gidiyordu çünkü seven kıskanır repliğini sık kullanan bir toplumda büyümüştü. Savaş’ın bazen denk geldiği ani çıkışlarına gergin hallerine kendince hep bir bahane buluyor, işyerinde yorulduğu için gergin olduğunu düşünüyordu.
4 yıl su gibi geçmiş artık Gizem de okulunu bitirmişti sıra iş aramaya gelmişti. Savaş’ın huzursuz halleri yine başlamış çalışmasını istemiyordu, bir yemek organize edip Gizem’i yemeğe davet etti o sırada konuşacaktı her şeyi…
Yemeklerini yerken adam kazandığı paradan rahat yaşamdan sunacağı imkanlardan bahsediyor çalışmana gerek yok aslında diyordu sürekli… Gizem çok rahatsız olmuştu bu tekrarlanan cümleden boşuna mı emek vermişti kendi ayakları üzerinde durmak her kadının hakkıydı, dayanamadı lafını kesti; “Sen bana ne sunarsan kabul fakat ben iş bulup çalışacağım tüm hayallerimi emeklerimi bunun üzerine kurdum lütfen beni seçim yapmak zorunda bırakma sevgilim” dedi.
Adam şaşkındı öfkelenmişti ilk kez karşı çıkmıştı Gizem ona beklemiyordu bunu “iyi peki sen bilirsin hadi kalkalım artık” dedi yol boyu konuşmadılar. Savaş sürekli gaza basıyor arabayı çok sert kullanıyor sağ elini sürekli ensesine götürüp tırmalar gibi kaşıyordu. Gizem tedirgin olmuş yine de tek kelime etmeden inmişti arabadan. Gizem sakin yapısına rağmen çok inatçı bir kadındı dün yaşananlara inat iş ilanlarına baktı okuldaki hocalarından yardım istedi çok uzamadan bir iş buldu, başarılı olacaktı inanmıştı kendine gerçekten de çok başarılı bir mimar oldu. Savaş zaman zaman kıskançlık krizleri yaşasa da yine görmezden gelmeye devam etti.
Savaş artık uzatmak istemiyor bir an evvel evlenip ipleri biraz daha fazla ele geçirmek istiyordu büyük bir parti hazırlatarak Gizem’e evlenme teklifi etti ve tabii ki “evet” dedi kadın mutluluktan uçarak, harika bir kır düğünü ile evlendiler, Gizem’in babasının baştan beri içine sinmeyen bir şeyler vardı, kızı gelinlikle evindeyken bile; ‘’istemiyorsan şimdi vazgeçebilirsin, olurda pişmanlık duyarsan kapım açık, sen ne olursa olsun benim minik papatyamsın çok mutlu olman tek dileğim’’ dedi fakat çok aşıktı Gizem ‘’ben çok mutluyum babacığım yüreğini ferah tut’’ dedi.
Balayı pek hayal ettiği olmadı kadının kalabalık saatlerde otelden dışarı çıkartmadı adam, bikini ile durmasın diye havuzdan çıktığı gibi üzerine havlu sarıyordu, bol tartışmalı bir balayından sonra evlerine döndüler Savaş sık sık öfke kontrolsüzlüğü yaşıyor Gizem bu durumdan epey rahatsızlık hissediyor ama idare etmeye çalışıyordu gittikçe mutsuz hissederek günler aylar geçiyordu…
Yalnızlık hissiyle başa çıkmaya çalışan Gizem çevresinde dahi görmediği duymadığı bu öfke dolu adam ile ne yapacağını düşünüyor içinden çıkamadığı duygularını daha çok çalışarak bastırmaya çalışıyordu, ailesine çok mutlu olduğunu söylüyor görüştüklerinde mutluymuş gibi davranıyordu annesi bir şeyler hissedip zaman zaman sorsa da hiç açık vermiyordu.
Evliliklerinin ikinci yılıydı Gizem’in işi çok geç bitmiş gece geç saatte eve dönebilmişti eve geldiğinde öfkeden gözü dönmüş kocası ile karşılaştı şaşkındı çünkü daha gecikme sebebini anlatmamıştı bile…
Savaş çıldırmış sürekli bağırıyor duvarları yumrukluyor eşyaları fırlatıyordu Gizem kendini ifade etmeye çalışıyor ama duyuramıyordu öfkesi iyice kontrolden çıkan adam karısının kolunu tutup cebinden çıkardığı kesici aletle koluna derin bir kesik attı kadın şok içinde kolundaki kan ve acıyla dizlerinin üstüne çöktü…
Birkaç dakikadır yaşananlara inanamıyordu, kocası cebinde kesici alet taşıyordu nasıl anlayamamıştı bunca yıl. Tüm kıskançlık krizleri her şeyine karışması demek ki âşık olduğu için değildi, ben kiminle evlendim derken kolundaki acının arttığını hissetti hemen sarması gerekiyordu ilk müdahaleyi evde kendi yaptı kanı durdurmuştu, o gece hiç uyumadı Gizem. Ya tekrarlarsa düşüncesiyle kocasının yanına asla gitmedi sabah olduğunda kolunu kapatacak bir giysi seçip hazırlanıp işe gitti ve dün yaşanmamış gibi çalışmaya başladı o gün ve sonraki birkaç gün annesinin telefonlarına hiç çıkmadı mesaj yazarak yoğun olduğunu söyledi, konuşacak gücü bulamamıştı annesinin sesini duyarsa hüngür hüngür ağlayacağını biliyordu…
Kendini o kadar boşlukta çaresiz hissediyordu ki tüm dünyası başına yıkılmıştı, neredeyse evlendiklerinden beri iki kişilik yalnızlık yaşarken bir de bu kaba kuvvet iyice başa çıkılmaz duygular içine girmişti ama pes etmek yoktu gerekirse yeniden doğacaktı. Gizem bir avukat tutup tüm hukuki haklarını kullanarak boşanma davası açtı ve tek celsede boşandılar.
Şimdi yaralarını sarma zamanıydı bir müddet psikolojik yardım aldı bu süreçte çok düşündü. Ya bir mesleği olmasaydı ya bir çocuğu olsaydı o zaman ne yapardı, bu durumda olan kadınlar için harekete geçmek istedi, destek olmak seslerini duyurmak yüreklendirmek güçlerini hatırlatmak için bir şeyler yapmalıyım diye düşündü….
Açık havada konuşma yapabileceği bir salon aradı buldu. Tüm iş çevresini, ailesini, mağdur edilmiş kadınlardan ulaşabildiklerini davet etti.
Önce dinleyicilere gözünü kör eden aşkını anlattı sonra da o aşktan ortaya çıkan canavarı ve konuşmasına devam etti…
Bugün burada sizlere seslenebiliyorsam kendi gücümün farkında olduğum için bir kerelik şiddetten bir şey olmaz demediğim, ruhsal ve fiziksel şiddet uygulayanı sevmeye devam etmediğim için. Yalnız kalmaktan korkmadığım tek başıma da bir dünya olduğum için, erkek egemenliğine boyun eğmeyip kendi ayaklarım üzerinde durduğum için dedi…
Özellikle kız çocuğu yetiştiren ailelerden rica ediyorum lütfen kızlarınızı güçlü yetiştirin her düştüklerinde kaldırmayın kendilerinin kalkmaları için fırsat verin onlara, sevgi dolu ortam sağlayın, gerçek değeri onlara öğretin ki değer görmedikleri yerlerde ısrarcı olmasınlar. Okumaları meslek sahibi olmaları için destek verin. Nasıl olsa evlenecek çocuk büyütecek diyerek geleceklerini kısıtlamayın. Ben bu konuda aileme çok şey borçluyum, kendini geliştirmelerini yeteneklerinin üzerine gitmelerini sağlayın. Tek hayali evlenmek olmasın hiçbir kız çocuğunun. Yükselmeleri kendini keşfetmeleri algılarını açmaları için pencereler açın onlara ve bırakın uçsunlar, siz sadece güvenin. Mahalle baskısı toplum algısı artık bunları çocuklarımıza empoze etmeden büyütmenin vakti gelmedi mi sizce de… Böyle büyütülen bir kız çocuğu birey olduğun da bastığı yeri titretir ve saygı görür buna emin olun. Tam zıttı büyütülürse ve eğer isterse er ya da geç yine bir yolunu bulur sıyrılır kabuğundan çünkü kadın isterse yapamayacağı hiçbir şey yok….
Erkek çocuk yetiştiren aileler sizlere de büyük sorumluluklar düşüyor artık bir şeyleri değiştirme zamanı. Öfkenin bir güç gösterisi değil güçsüzlük olduğunu aşılayın çocuklarınıza. Kadını itaatkâr ve hizmetkar bir model olarak işlemeyin kafalarına. Sevginin her şeyi çözebileceğini iletişim yolunun sakince konuşmak olduğunu öğretin lütfen… Edep kelimesini sadece kız çocukları ile birleştirmeyin erkek çocuklarına da bunu öğretin.
Siz hiç plajda çıplak gezen kız çocuğu gördünüz mü?
Hep erkek çocuğu gördünüz değil mi?
Çünkü erkek her şeyi yapabilir diyerek büyütülen bir toplumdayız. Bana sorarsanız ikisi de eşit ve ikisi de kalabalık içinde çıplak olmamalı, yanlış düzeni değiştirmek bizim elimizde. Unutmayın şimdi küçük bir şey olmaz dediğiniz hatalarının üstünü örttüğünüz, ruhsal sorunlarını görüp görmezden geldiğiniz veya hiç fark etmediğiniz yanlış bile olsa desteklediğiniz her çocuk, ileride birey olup birilerinin arkadaşı, sevgilisi, eşi olacak. Tıpkı buradaki büyük çoğunluğun denk geldiği eşim, sevgilim, kocam dediği ve sonrasında hayalleri hevesleri göçük altında kalmış biz kadınlar gibi dedi, salonda büyük bir alkış koptu dinleyen herkes çok etkilenmişti yeni bir pencere açmıştı Gizem oradakilere…
İyi bir konumda olmasaydım belki bu kadar imkanlar edinip sizlere ulaşamazdım ama tek bir şeyden eminim o evde kalmaya devam etmezdim, kadın o kadar güçlü bir varlık ki reçel yaparak üç çocuk okutan bir aile dostumuz var. Mutlaka sizin de çevrenizde imkansızlıklardan imkân çıkaran birileri vardır. Çıkmaza girince onlardan ilham alın, kadın isterse dünyayı sallar herkes içindeki gücü dışarı çıkartsın mutsuz edildiği yerde durmasın. Ben gözündeki ışık sönmüş, yüzünde makyaj yerine mor izler olan, ruhu sıkışıp nefes alamayan, ömrü vakitsiz sonlandırılmış, çocuğunun gözü önünde dayak yiyen kadınları düşündüğümde boğazıma bir yumru oturuyor tüm evreni ateşe vermek istiyorum.
Kendimi görevlendirilmiş gibi hissedip tüm çaresiz kadınlar ve çocukları için bir yer açmak uzanabildiğim yetebildiğim tüm kadınlara gerek iş gerek yardım yapmak için hazırım siz de hazırsanız güçlerimizi birleştirelim. Burada hepimiz birbirimize bir söz verelim gördüğümüz duyduğumuz, düşen her kadını ve çocuklarını kaldırmak için ellerimizi birleştirelim.
Salonda tekrar büyük bir alkış koptu Gizem o sırada görevlilerden hazırlattığı beyaz balonları dinleyicilere dağıtmasını rica etti ve devam etti, bu uğurda yaşamını yitiren, mücadele veren, canı yanan tüm kadınlar için ve hiç adil olmayan şekilde hayattan koparılan minicik kız çocukları için, herkesten aynı anda balonları yukarı doğru bırakmalarını istedi. Yüzlerce balon gökyüzünde havalanırken gözyaşları sel oldu…. Gizem o sırada bir gökyüzüne bir de kolundaki hiç geçmeyecek ize baktı, aynı sızıyı yeniden hissetmiş ama gururlu yanı daha ağır basmıştı, evet kendiyle gurur duyuyordu ve yetebildiği tüm kadınlar için her şeyi yapmaya hazırdı.