Gözlerinde ışık yoktu, kimi için soğuk kimi için hiç sevilmemiş bazıları için de heyecansız biriydi…
Çevresinde ki herkes bir sınıfa bir yere koymuştu onu, kendi yarattıkları yere ve öyle inanmışlardı zaten onun da birilerine kendini ispat etmek gibi bir derdi hiç olmamıştı.
“Aman o zaten hep öyle”
“Onun gibi mi olacaksın sen de”
“Ne yapabiliyor ki neyini örnek aldın”
“Kendine hayrı yok onun”
“Asosyal acayip biri”
“Psikolojik sorunları var”
“Hayatını düzene sokamamış biri”
…….diyerek önyargıları ile giriştikleri üstelik memnun da olmadıkları kişiye arkadaşım diyebiliyorlardı… Çoğu da sormamıştı bu ıssızlığının sebebini, sığ bakış açıları kadar tanımışlardı.
Flörtleri hep kısa sürmüş bağlanamamış veya bağlanacağını hissettiği an kaçmış çünkü ruhunda ki özgür olma tutkusu Aşk’a hiç müsait değilmiş ya da o öyle koşullanmış, aşık olursa kontrolünü kaybetmekten korkmuş. Sevmekten korkmamış aşktan uzak durmuş ama kaybedince anladığı ve sadece kendine itiraf edebildiği bir aşkı olmuş.
Gözlerinde ki ışıksızlığı hayata karşı zırh yapmıştı, sanki öyle olursa hiç canı acımayacak kimse onu yıpratamayacak gibi hissetmişti bunun tek sebebi kendini her şeyden çok sevmesiydi evet insan en çok kendini sevmeliydi ama bunu ifade ederken megalomanlık ile yargılayanlar olmuştu, duyduğu sözler karşısında etki altında kalmamak gaza gelmemek gibi huyları hayata karşı çok işine yarıyordu.
Ruhu o kadar naif ve merhametliydi ki sanıldığı gibi bencil de değildi üstelik, bunu anlayabilmek için benzer ruhlar gerekliydi nadiren de olsa çözen birileri girmişti hayatına…
İddiasızlığın getirdiği bir rahatlık vardı hep üzerinde, ergenliği dahil ön planda olmak herkesin gözbebeği olmak gibi dertleri hiç olmamıştı bu tavrı da aslında onu her ortam da iş hayatında bile öne çıkartmıştı.
Onay almak onay vermek gibi şeyler ona her zaman saçma gelmişti.
Alışılmışın dışında bir karakter oluşu insanlar tarafından bolca önyargıya sebep olmuş olsa da o kendi olmaya kimseye göre şekil almamaya kolay biri olmamaya devam etmişti onu anlayanlar yanında mana veremeyenler öte de kalmıştı.
Dünya tuhaf bir yerdi ve demir gibi olmazsa çok savrulacaktı oda vaktiyle pamuk gibiydi ama öyle kalmaması gerektiğini dünya acımasızca göstermişti en güvenilir liman sadece kendisiydi.