İnsana insan olduğunu hatırlatan hikayeler vardır… Er ya da geç herkes yaşar kendi hikayesini. İnsan okur insanın hikayesini…
Masal tadında olanlar faniliğini unutturur, dibi boyladıkların tefekkürü hatırlatır…
Hikâyenin tasarımcısı insanlar değildir, onlar hikâyeyi yaşamak üzere evrene gönderilenlerdir.
Hikayeni yazan seni bir duvardan diğer duvara çarpıp ruhundaki kemikleri dağıtırken, dayanamam sandığın her kırılış için sana bir mucize gönderir. Algını açar. Yaşamın basamakları insanı demir gibi yapar fakat yumuşatana kadar da eğitmeye devam eder.
Sen!
Doğdun. Yükseldin. Kondun. Eğildin. Ezildin. Yandın. Kül oldun. Yeniden doğdun. Tozu dumana kattın. Duruldun. İdrak ettin. Tamamlandın ya da sandın.
Şimdi giy beyazları, savur renklerini… Özgürce sıçrat üstüne başına ve insan olabilmiş herkese…