Bu bir öykü ya da hikâye değil, farkındalık yazısı oldu…
İnsanoğlu kendi değerini öğrenmeden, kendini tam manasıyla sevmeden, kendi iç dünyasın da derin bir yolculuk ve keşif yapmadan, eksilerini artılarını çözemeden bir başkasını sever, yetmez değer verir o da yetmez hayatının tam merkezine koyar. Belki de ikili ilişkilerindeki tüm karmaşaların ana sebebi kendi içine yolculuk yapmadan başkasına adanmaktır.
Ben kendimi çok seviyorum diyen insanlar bile tam olarak kendilerinin değerini kıymetini hatta kendilerini keşfedemeden aşağı yukarı kırklı yaşlara varmışlardır…
Küçük çocuklara “en çok kimi seviyorsun?” diye sorduğunuzda çoğu cevap olarak “kendimi” diyecektir.
İşte tam da bu kısım hiç kurcalanmamalı
İnsan yavrusu önce kendini sevmeyi tam olarak öğrenerek büyüyüp birey olmalı fakat belli ki bir noktada hepimizin kafası karışıyor ve ben olmayı beceremeden biz oluyoruz.
Buraya kadar okuyup ben kendi değerimi biliyorum diyorsanız, kendi içsel doyumunuz için neler yaptığınızı, başarı olarak sizi tatmin etmiş şeyleri, hayal edip hiç ertelemeden kimseyi umursamadan yaptıklarınızı, en son ne ya da neler için üzüldüğünüzü ve sevindiğinizi bir kâğıda listeleyip, kendinize itiraf edin.
Kendini tam anlamıyla çözmüş insan sadece kendini merkeze oturtacağını da öğrenmiştir zaten bu da karşınızdaki size nasıl davranırsa davransın kafanıza takmamayı, günlerce düşünmemeyi hatta dengesiz davranışlara şaşırmamayı sağlar.
Duygusuzluk gibi mi geldi?
Tam tersi kendi duygularının kıymeti sonuç sınırsız sevgi.
Kendini gerçekten seven insan sevgiyi de derinden yaşar ve yaşatır, kendini seven insan karşısındakine bağımlı yapışık olmaz, kendine gerçekten güvenen insan da kıskançlık, kıyas gibi huylar bulunmaz, böyle insanlar Aşk’ı da özgürce yaşar. Ya biterse ya giderse ya başkasını severse diye düşünmezler çünkü kendilerine olan sevgileri güvenleri yalnız kalma korkusunu da ortadan kaldırır…
Öte yandan kendi kıymetini pek bilmeyen öğrenmeye de niyeti olmayan insanlar karşısındakilere adanır kendini unutur çoğunlukla isteklerini öteler, karşılığında da çok değer görmeyi el üstünde tutulmayı beklerler ama bu boş bir bekleyiş olur genelde… Sevilme övülme arzusu kendi değerini yok saydırır ne gariptir ki insanın bunu fark etmesi için sağlam bir hatta bir kaç kazık yemesi gerekir, kendilerine yapılan bir yanlış ile bunu fark edebilen insanlar bir hayli şanslı çünkü defalarca sınanıp hiç farkına varamadan ömürleri bitenler çoğunlukta.
Osho’nun Sevginin Gücü kitabında da yazdığı gibi;
Senin kaderin bir birey olmaktır.
Senin kaderin içsel bir değer olmaktır. Senin kaderin kendi içinde bir amaç olmaktır.