Küçük bir çocukken de kaybetmeyi hiç sevmiyordu, tüm oyunlarda ilk mızıkçılığı ilk kavgayı çıkaran hep o oluyordu. Arkadaşsız kalmak pahasına huylarından vazgeçmeyi değişmeyi hiç düşünmemişti. Ebeveynleri tarafından sürekli törpülenen inadı onu daha da kamçılıyor isyankâr biri haline getiriyordu. Öfke kontrolsüzlüğü yaşı ile birlikte büyüyordu… Evin büyük çocuğu daima söz dinleyen kurallara uyum gösteren bir karakter…
Yazar: user
Yarım Porsiyon Mantar
Tüm dünya ona karşıymış hissini bir türlü üzerinden atamıyordu, sıkılgan ruh hali, önyargıları, içine kapanıklığı, konuşkan insanlara özenip hiç onlar gibi olamayacak olduğunu bilmesi iyice sıkıştırıyordu ruhunu… Yalnız olmayı hiç sevmiyordu ama yollarını hep yalnızlığa çıkaran hamleler yapıyordu. Duygularını açığa vurursa canı yanacak gibi hissediyor kaçak dövüşmeyi tercih ediyordu. Ne zaman cesaret edecekti canını acıtacak…
İç’e Doğru
Bu bir öykü ya da hikâye değil, farkındalık yazısı oldu… İnsanoğlu kendi değerini öğrenmeden, kendini tam manasıyla sevmeden, kendi iç dünyasın da derin bir yolculuk ve keşif yapmadan, eksilerini artılarını çözemeden bir başkasını sever, yetmez değer verir o da yetmez hayatının tam merkezine koyar. Belki de ikili ilişkilerindeki tüm karmaşaların ana sebebi kendi içine yolculuk…
Sofra
Ne yaşanırsa yaşansın sofrayı kusursuz kurmaya programlı gibiydi… Üzerine biçilen elbiseye hiç itiraz etmemiş topluma hep uymuştu. Oturduğu mahallenin sakinlerinden bakkalına kadar, yıldızlı pekiyi tadında övgüler alıyordu sürekli. Giyimi, yaşam biçimi, itaatkarlığı, işten eve hep vaktinde gelişleri, titizliği, her gelene kurduğu kusursuz sofraları ile örnek gösteriliyordu… Aşkı bile kurallara uygun olsun istiyordu çok uzamadan…
Ring Hattı
Kaderleri bir değildi ama resmen birbirlerinin ring hattıydı onlar, zaten kader olsa bir mutlu son olurdu ya da tüm büyü bozulurdu. Başlarda çok sorguladılar bir isim koymaya çalıştılar sonra akışa bıraktılar bıraktıkları yerden tekrar başa döndüler her seferinde… Neydi onları koparmayan kendileri de bilmiyordu. Araya giren yıllar mesafeyi açacağına daraltıyordu sanki… Hissettikleri tek şey bunun…
Yansıma
Koca dünya da bir şey olmak için çabalamak… Küçük çocuğun kendini ispatlamak için sürekli olay çıkartması gibi sandı önce, denedi pek iyi sonuç çıkmadı.Sonuçsuzluğa küstü bir müddet zaten herşey ters gidiyor şans benden yana olmayacak diyerek iyice tıkadı tüm yolları üstelik kendi elleriyle…İnsanlara suç attı, evrene küfür etti, yaptığı işleri söylenerek yaptı, sabahları asla mutlu…
Delilere dokunmayın
Mecbur muyum iyileşmeye? Alışılmışın dışına çıkınca nedenhemen hizaya sokmak istiyorsunuz?Böyle çok mutluyum sadece başka pencereden bakıyorumbazen de çatıdan izliyorum dünyayı…Ne olmuş yani sürekliher şeye gülüyorsam ben delirmeden önce gülmeyi hiçbilmiyordum almayın neşemi elimden istemiyorum şu ilaçları.İçmiyorum da zaten suda yüzdürüyorum onları kaybolanakadar da bekliyorum kaçmasınlar diye…Odam yine çok kalabalık her gün beş doktor geliyor aynışeyleri…
Sen ne sanmıştın?
Pardon!Geçebilir miyim? Nasıl farketmez beni gözlerime kitlenmeden nasıl yanımdan geçip gidebilir. Daha önce gözlerim için kaç kez iltifat aldım hatırlamıyorum, ben de zaten baya iyi görünüyorum yaşım ilerledikçe daha çok beğeni alıyorum…Hah şuraya bak baya umursamıyor beni !İşin tuhafı umursanmadıkça ona bağlanıyorum resmen günün yarısı onu düşünerek geçiyor, sürekli yollarımızı denk getiriyorum sık sık tesadüf…
60 dakika
Bazı insanlarla sadece bir saat geçirirsin bir ömür unutamazsın dedi sessizce, sonra boşluğa bakıp anlatmaya devam etti… Kaçınız böyle birine denk geldi? Denk geldiğinde mi fark etti o tılsımı yoksa kaybettikten sonra mı? Akan suyun yolunu bulması gibi olur bazen biri çıkar sadece altmış dakika sohbetle geçer ve sen oradan ayrılırken üzerinde yarattığı etkiyi bir…
Issız
Gözlerinde ışık yoktu, kimi için soğuk kimi için hiç sevilmemiş bazıları için de heyecansız biriydi… Çevresinde ki herkes bir sınıfa bir yere koymuştu onu, kendi yarattıkları yere ve öyle inanmışlardı zaten onun da birilerine kendini ispat etmek gibi bir derdi hiç olmamıştı. “Aman o zaten hep öyle” “Onun gibi mi olacaksın sen de” “Ne yapabiliyor…