Koca dünya da bir şey olmak için çabalamak…
Küçük çocuğun kendini ispatlamak için sürekli olay çıkartması gibi sandı önce, denedi pek iyi sonuç çıkmadı.
Sonuçsuzluğa küstü bir müddet zaten herşey ters gidiyor şans benden yana olmayacak diyerek iyice tıkadı tüm yolları üstelik kendi elleriyle…
İnsanlara suç attı, evrene küfür etti, yaptığı işleri söylenerek yaptı, sabahları asla mutlu uyanmadı, gözünün önünde duran seçenekleri göremeyecek kadar agresifti çünkü herşeye bir denemede sahip olacağına inanmıştı veya çocukken öyle inanması sağlanmıştı…
Kendini ispatlamayı kof özgüven ile karıştırıyor ama bunu farkedemiyordu bile.
Çabasız, emeksiz, isteksiz kuru hayaller ile geçiyordu yılları…
Sonra insanlardan medet umdu bu sefer olacak dedi, yanına arkasına aldığı birileriyle yola çıkarsa kesin olacaktı henüz kendisinin bile ne olduğunu bilemediği şey…
Arabanın içinde son ses müzikle nereye gideceğini bilmeden ilerleyen bir kaç insan ile ilerledi bir süre yolda, ilk arızada hepsi yüzüstü bıraktı.
Aşkları da istediği gibi gitmiyor, bulduğunu sandığı an kaybediyordu… Platonik aşklar da daha iyi hissediyordu kendini.
Gittikçe elinde ki seçenekler azalıyor daha fazla denemek için zaman ve seçenek bulamıyordu çünkü kendi kendini kapana sıkıştırmış yaşadıklarından çıkarması gereken sonuçları çıkaramıyordu…
Halbu ki tüm terslikler bir şey öğretmek için vardı.
Bir gün bir rüya gördü, rüyasında sadece aynaya bakıyordu ve arkada tarifsiz güzellikler görüyordu öyle büyük bir heyecanla uykudan uyanmıştı ki tüm gün o rüyayı yaşadı… Uyarıcı bir rüya görmüştü resmen, çok düşündü rüyanın manasını tekrar ayna karşısına oturdu gördüğü şeyleri yeniden hayal etmeye çalıştı uzun uzun kendini izledi ve sormaya başladı;
Kimsin sen?
Ne olmak istiyorsun?
Neyin peşinde sürükleniyorsun?
Aynada gördüğün çok mu beceriksiz?
Aptal mısın?
Zeki mi?
Kendi içinde ki gücünü neden hala farketmiyorsun?
Kim o güç?
Sen mi?
Allah mı?
Korkuyor musun O’ndan?
Öyle aşıladılar değil mi çarpar, yakar…
Şah damarından daha yakınım demek, ne demek hiç düşündün mü?
Sen O’nun aynasısın demek. (İyi düşün bunu gerekirse kırk kere tekrarla)
Bu cümleden sonra fırlayarak kalktı aynanın önünden kalbi o kadar hızlı çarpıyordu ki korkudan değil ama heyecandan… Acayip hisler içindeydi kabuğuna sığamayan herşeyi yapabilecek güvende, tek başına tüm evrene karşı koyacak bir güçte.. İşte bu! dedi arayıp bulamadığım hep eksik dediğim hep yarı yolda kalma sebebim şuan hissettiğim güçte olamamam, sorunlarda kayıplarda dibe vurmam, tek sebep buydu.
Birilerine anlatmak istedi bu olanları ama kim anlayacaktı? O rüyadan önce bir arkadaşı gelip bunları anlatsa muhtemelen güler dalga geçerdi zaten neye nereden başlayıp anlatacağını da kestiremiyordu tek bildiği, tüm evrene avaz avaz “ben gücümü buldum” diye haykırmaktı.
Hep olmak istediği ve ne olacağını bulamadığı bi’şey diye adlandırdığı ama içinin hep boş kaldığı, tüm yollarını kapatan, insanları gözünde yüksek mertebelere yerleştiren, söz konusu kendi olunca hep şanssız olarak adlandıralan sadece ama sadece kendisiydi… Kendine büyük haksızlık ve zaman kaybı yaşatmıştı .
Bildiği ve öğretilen tüm tabular yıkılmıştı o rüya sayesinde, insanlara kendini ifade etmeyi bırakıp kendi gücü doğrultusunda yaşamaya karar verdi ve yol öyle bir aktı ki ne benzin bitti, ne fırtına çıktı, ne de virajlardan başı döndü…
Çıktığı yeni yol eskisinden çok daha zorluydu aslında ama o artık zırhlanmıştı.
Ya o rüyayı görmeseydi yine de farkına varırmıydı kendinde ki gücün, şu dünya da kendini keşfedebilmek için ya uyarıcı rüya ya da çok büyük olaylar gerekliydi gerçekten… Bir sistemin içine doğup hiç sorgulamadan, rüzgarda yuvarlanarak giden toz yumağı gibi çoğalarak sonlanıyor bir çok ömür.
Böyle sonlanan ömürlerden olmayacağı için kendini şanslı hissediyordu, evet ! artık gerçekten şanslı hissediyordu. Aynaya her baktığında gücünü görüyor ve içinde ki o tarifsiz huzur dinginlik, elini attığı herşeyde onu başarıya götürüyordu.
İnsanlara çok mana yüklemeyi, umursamayı, onay almayı bırakmış olması da onu kuş kadar hafifletmişti…
Bu satırları okuyan herkesin belki de aynaya uzun uzun bakma vakti gelmişti.