Mecbur muyum iyileşmeye? Alışılmışın dışına çıkınca neden
hemen hizaya sokmak istiyorsunuz?
Böyle çok mutluyum sadece başka pencereden bakıyorum
bazen de çatıdan izliyorum dünyayı…Ne olmuş yani sürekli
her şeye gülüyorsam ben delirmeden önce gülmeyi hiç
bilmiyordum almayın neşemi elimden istemiyorum şu ilaçları.
İçmiyorum da zaten suda yüzdürüyorum onları kaybolana
kadar da bekliyorum kaçmasınlar diye…
Odam yine çok kalabalık her gün beş doktor geliyor aynı
şeyleri soruyorlar sürekli, bazen dalga geçiyorum bazen
uyuyor numarası yapıyorum pek üstüme varmıyorlar sağ
olsunlar. Geçenlerde arkadaşlarla gezdik arabayı ben
kullandım şarkılar dinledik söyledik, turuncu ağaçlı bir yoldan
geçtik ne ağaçtı be dallarından kocaman biberler sarkıyordu,
ee şimdi benim elimde bir tek direksiyon kaldığına göre
biberlere bakarken kaza yaptım herhalde…
Camdan baktığımda gördüğüm küçük çocuğun burada ne işi
var anlamıyorum kaybolmuş gibi şaşkın geziyor. Bazen
ağlarken görüyorum içim parçalanıyor, kendi kollarını
kendine sarıyor sarılır gibi. Bankta otururken de görüyorum
onu koşuyor zıplıyor ama biraz yavaş olsa keşke. Fena düştü
bir keresinde, anne diyerek çok ağladı annesi de neredeydi
bilmem ne duydu ne de gelip kaldırdı. Sahi canın acıyınca
niye anneni istersin? Ben seslendiğimde de beni hiç duyan
olmadı…Amaaaann !
Kulağımın dibinde birileri sürekli konuşmasa halimden çok
memnumum ama hiç susmuyorlar uyurken de insan rahatsız
edilmez ki. Düşünüyorum ben ne ara buraya geldim
anımsayamıyorum tek bildiğim pek çıkmak istemediğim…
İnsanların şu an anormal gördüğü benim normal halim nasıldı
çok az hatırlıyorum, gergin ve huzursuzdum ama şimdi hep
neşe kahkaha, çocuk gibi enerji doluyum. Konuşacağım
doktorlar ile iyileşmek istemediğimi söyleyeceğim ama
delilikten tedaviye itiraz ettiğimi düşünecekler, itiraz
etmiyorum tercih hakkımı kullanıyorum desem ikna olurlar
mı? Üfff ! Ne zormuş delirmek. Ağız tadıyla deliremedim
gitti. Doktorcuğum acaba ilaçları kessek mi?
Ben bir ömür burada kalabilir miyim? Bu da doktor mu
mahkeme duvarı mı belli değil cevap versene be adam! Bu
sabah tekrar bahçe için izin verdiler biraz uslu durdum izni
kopardım, bahçede bir sağa sola koşturdum çimlerde
yuvarlandım tıpkı yavru pandalar gibi keratalar işi biliyormuş
karlarda boşuna yuvarlanmıyormuş, bir ara annemi özledim
toprak ve çim kokusu annemi anımsattı o an agresifleştim
biraz, hemen sarmalayıp odama kapadılar yapıştırdılar iğneyi
baya uyumuşum uyandığımda gece olmuştu. Dediğim gibi
ağız tadıyla müsaade yok hiçbir şeye annemi anımsamak beni
sinirlendiriyorsa bu benim suçum mu?
Berbat bir çocukluk yaşamayı ben mi seçtim?
Ah neyse ki artık bunları çok nadir anımsıyorum yeni dünyam
çok neşeli… Odada kâğıt kalem var sebebini hiç sormadım,
doktorlar onlara mektup yazmamı istiyorlar herhalde ama ben
hiç beceremem. Çok iyi resim çizerim, benden güzel çöp
adam çizeni göremezsiniz… Geldiler yine sorguya…
Doktorcuklarım beni bu halimle kabul etseniz olmaz mı?
Valla bir zararım yok kimseye olmaz da zaten ben sivri sineğe
kıyamayan insanım eşşoğlunun karnı doysun diye ses etmem
zımbalar her yerimi sabaha kadar. Bu ilaçlar bana neşemi
kaybettirecek ben hayatımda bu kadar kaygısız, korkusuz
yaşamadım, almayın elimden hayal dünyamı iyileştirmeyin
beni, ben delirince iyileştim ben delirince kendime geldim…
Ne dese ne anlatsa nafileydi prosedür ne ise uygulayacaklardı
birkaç sene süren tedavi süreci bitmişti artık ve normal
dediğimiz insan haline geri dönmüştü ama ruhu çekilmiş her
gün kıyamet kopsa da gitsek derken buluyordu kendini,
doktorlar görevini yapmıştı elbette, çok merhametli de
davranmışlardı ama o deliliği ve hastanede gösterilen şefkati
çok sevmişti…
Keşke delilere hiç dokunmasalardı.
Hayal bu ya, keşke…